|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
kış |
winter n.
|
|
We in the European Union cannot conceive of spring if in China itself it is still the middle of winter.
Çin'de hala kışın ortasındayken Avrupa Birliği olarak baharı düşünemeyiz.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
kış |
wintertime n.
|
|
The risk is further increased in the wintertime by the serious problems of ice in northern sea areas.
Kuzey deniz alanlarındaki ciddi buzlanma sorunları nedeniyle kış aylarında risk daha da artmaktadır.
More Sentences
|
3 |
General |
kış |
winter n.
|
|
In Sweden, prices rose this winter by over 50% because of tensions between supply and demand.
İsveç'te arz ve talep arasındaki gerilim nedeniyle bu kış fiyatlar %50'nin üzerinde artış gösterdi.
More Sentences
|
4 |
General |
kış günü |
winter day n.
|
|
On cold winter days, all you want is a warm drink.
Soğuk kış günlerinde herkes sıcak bir şeyler içmek ister.
More Sentences
|
5 |
General |
kış sporları |
winter sports n.
|
|
Ice skating is my favourite winter sport.
Buz pateni benim en sevdiğim kış sporudur.
More Sentences
|
6 |
General |
kış olimpiyatları |
winter olympics n.
|
|
The nineteenth Winter Olympics start in Salt Lake City in the USA on Friday 8 February.
On dokuzuncu Kış Olimpiyatları 8 Şubat Cuma günü ABD'nin Salt Lake City kentinde başlıyor.
More Sentences
|
7 |
General |
kış mevsimi |
winter n.
|
|
There are not even windowpanes in his cell, and that in winter.
Hücresinde pencere camı bile yok, hem de bu kış mevsiminde.
More Sentences
|
8 |
General |
geçen kış |
last winter n.
|
|
We were worried last winter that the major importance that entrepreneurship had would be forgotten about.
Geçen kış girişimciliğin sahip olduğu büyük önemin unutulacağından endişe ediyorduk.
More Sentences
|
9 |
General |
kış tatili |
winter vacation n.
|
|
Winter vacation is just around the corner.
Kış tatili yaklaşıyor.
More Sentences
|
10 |
General |
kış tatili |
winter holiday n.
|
|
Did you enjoy your winter holidays?
Kış tatilinizin tadını çıkardınız mı?
More Sentences
|
11 |
General |
kış uykusuna yatma |
hibernating n.
|
|
The squirrel is hibernating.
Sincap kış uykusuna yatıyor.
More Sentences
|
12 |
General |
kış uykusuna yatmak |
hibernate v.
|
|
Many European birds hibernate in the north of Africa.
Birçok Avrupalı kuş Afrika'nın kuzeyinde kış uykusuna yatar.
More Sentences
|
13 |
General |
kış |
shoo! interj.
|
|
Don't shoo me as though I were a dog.
Köpekmişim gibi beni kışkırtma.
More Sentences
|
Colloquial |
|
14 |
Colloquial |
kış geliyor |
winter is coming expr.
|
|
Winter is coming on.
Kış geliyor.
More Sentences
|
Gastronomy |
|
15 |
Gastronomy |
kış |
winter n.
|
|
The main objective of this forthcoming decision will be preparation for the winter.
Önümüzdeki bu kararın ana hedefi kışa hazırlık olacaktır.
More Sentences
|
Astronomy |
|
16 |
Astronomy |
kış gündönümü |
winter solstice n.
|
|
In Japan, the vernal and autumnal equinoxes are national holidays, but the summer and winter solstices are not.
Japonya'da ilkbahar ve sonbahar ekinoksları ulusal bayramdır ama yaz ve kış gündönümleri değildir.
More Sentences
|
Zoology |
|
17 |
Zoology |
kış uykusuna yatan |
hibernating adj.
|
|
What animals hibernate?
Kış uykusuna yatan hayvanlar hangileridir?
More Sentences
|
Sport |
|
18 |
Sport |
kış sporları |
winter sports n.
|
|
Ice skating is my favourite winter sport.
Buz pateni benim favori kış sporumdur.
More Sentences
|
19 |
Sport |
kış olimpiyat oyunları |
winter olympic games n.
|
|
The 2018 Winter Olympic Games will be held in Pyeongchang.
2018 Kış Olimpiyat Oyunları, Pyeongchang'da yapılacak.
More Sentences
|
|
Common Usage |
|
20 |
Common Usage |
kış uykusu |
hibernation n.
|
|
21 |
Common Usage |
kış uykusu |
winter sleep n.
|
|
General |
|
22 |
General |
kış zamanı |
wintertime n.
|
|
23 |
General |
kış merası |
winter pasture n.
|
|
24 |
General |
kış başlangıcı |
martinmas n.
|
|
25 |
General |
kış mevsimi |
wintertide n.
|
|
26 |
General |
kış mevsimi süresi |
wintertime n.
|
|
27 |
General |
bir bitkinin kış nedeniyle ölmesi |
winterkill n.
|
|
28 |
General |
kış kıyamet |
severe winter cold n.
|
|
29 |
General |
kış habercisi |
winter herald n.
|
|
30 |
General |
kış ortası |
midwinter n.
|
|
31 |
General |
kış bahçesi |
greenhouse n.
|
|
32 |
General |
bir bitkinin kış nedeniyle ölümü |
winterkilling n.
|
|
33 |
General |
kış uykusu |
sleep n.
|
|
34 |
General |
kara kış |
the dead of winter n.
|
|
35 |
General |
kış ortası |
depth of winter n.
|
|
36 |
General |
kış kavunu |
winter melon n.
|
|
37 |
General |
kış koşulları |
winter conditions n.
|
|
38 |
General |
kış şartları |
winter conditions n.
|
|
39 |
General |
kış kavunu |
casaba n.
|
|
|
40 |
General |
kış saati |
winter time n.
|
|
41 |
General |
kış dönemi |
dormant season n.
|
|
42 |
General |
kış bahçesi |
winter garden n.
|
|
43 |
General |
kış meyvesi |
winter fruit n.
|
|
44 |
General |
kış soğuğu |
winter cold n.
|
|
45 |
General |
kış soğuğu |
winter's cold n.
|
|
46 |
General |
kış sporu |
winter sport n.
|
|
47 |
General |
kış saati uygulaması |
winter time n.
|
|
48 |
General |
kış uykusu |
brumal sleep n.
|
|
49 |
General |
çıplak kış olimpiyatları |
nude winter olympics n.
|
|
50 |
General |
erken bastıran kış |
an early winter n.
|
|
51 |
General |
kış mevsimi |
season of winter n.
|
|
52 |
General |
kış depresyonu |
winter depression n.
|
|
53 |
General |
kış depresyonu |
winter blues n.
|
|
54 |
General |
kış yarı/tepesi |
winter fell n.
|
|
55 |
General |
kış rüzgarı |
winter wind n.
|
|
56 |
General |
kış uykusu |
winter rest n.
|
|
57 |
General |
kış partisi |
winter party n.
|
|
58 |
General |
kış tatili |
winter break n.
|
|
59 |
General |
kış askeri |
winter soldier n.
|
|
60 |
General |
kış paketi |
winter pack n.
|
|
61 |
General |
kış güneşi |
winter sun n.
|
|
62 |
General |
soğuk kış aylarında açan güneşin sıcaklığı |
apricity n.
|
|
63 |
General |
kış evi |
winter house n.
|
|
64 |
General |
kış koleksiyonu |
winter collection n.
|
|
65 |
General |
kış uykusu ini |
hibernacle n.
|
|
66 |
General |
kış uykusuna yatma |
hibernation n.
|
|
67 |
General |
kış |
hiems n.
|
|
68 |
General |
kış uykusu sığınağı |
hybernacle n.
|
|
69 |
General |
kış uykusu |
hybernacle n.
|
|
70 |
General |
kış uykusu |
hyemation n.
|
|
71 |
General |
kış süslemelerinde kullanılan herdem yeşil dallar |
green n.
|
|
72 |
General |
kış süslemelerinde kullanılan herdem yeşil dallar |
greens n.
|
|
73 |
General |
(özellikle kızılderili dilinde) kış mevsimi |
snow n.
|
|
74 |
General |
akçaağaç şekeri ikram edilen kış partisi |
sugar eat n.
|
|
75 |
General |
akçaağaç şekeri ikram edilen kış partisi |
sugaring off n.
|
|
76 |
General |
hayvanları kış süresince beslemek |
winterfeed v.
|
|
77 |
General |
kış uykusundan uyanmak |
emerge from hibernation v.
|
|
78 |
General |
kış uykusuna yatmak |
go into hibernation v.
|
|
79 |
General |
kış uykusundan kalkmak |
emerge from hibernation v.
|
|
|
80 |
General |
kış uykusuna yatmak |
lie dormant v.
|
|
81 |
General |
kış etkisi yaratmak |
winter v.
|
|
82 |
General |
kış gibi etkilemek |
winter v.
|
|
83 |
General |
kış aylarında beslemek |
winter (on) v.
|
|
84 |
General |
kış aylarında konaklamak |
winter v.
|
|
85 |
General |
kış aylarında bakmak |
winter v.
|
|
86 |
General |
kış aylarında bakımı üstlenmek |
winter v.
|
|
87 |
General |
kış aylarında ilgilenmek |
winter v.
|
|
88 |
General |
kış uykusunda olmak |
hybernacle v.
|
|
89 |
General |
(kış uykusu için) inine çekilmek |
den v.
|
|
90 |
General |
kış boyu muhafaza etmek |
overwinter v.
|
|
91 |
General |
kış boyu dayanmak |
overwinter v.
|
|
92 |
General |
kış uykusuna yatmak |
slumber v.
|
|
93 |
General |
kış nedeniyle ölmüş bitki |
winterkilled adj.
|
|
94 |
General |
kış uykusuna yatmayan |
nonhibernating adj.
|
|
95 |
General |
kış uykusuna geçmiş |
latibulized adj.
|
|
96 |
General |
kış gibi |
brumal adj.
|
|
97 |
General |
kış gibi |
wintery adj.
|
|
98 |
General |
kış soğuğunu aratmayan |
wintery adj.
|
|
99 |
General |
kış gibi |
wintry adj.
|
|
100 |
General |
kış soğuğunu aratmayan |
wintry adj.
|
|
101 |
General |
kış ile ilgili |
hiemal adj.
|
|
102 |
General |
kış |
hiemal adj.
|
|
103 |
General |
düşük kış sıcaklıklarına dayanamayan |
nonhardy adj.
|
|
104 |
General |
kış ile ilgili |
winterly adj.
|
|
105 |
General |
kış gibi olan |
winterly adj.
|
|
106 |
General |
kış mevsiminde yetişen (bitki) |
winter adj.
|
|
107 |
General |
kış aylarında büyüyen (bitki) |
winter adj.
|
|
108 |
General |
kış mevsimiyle ilgili |
winter adj.
|
|
109 |
General |
kış mevsiminde meydana gelen |
winter adj.
|
|
110 |
General |
kış ortasına ait |
midwinter adj.
|
|
111 |
General |
kış ortasıyla ilgili |
midwinter adj.
|
|
112 |
General |
kış ortasında meydana gelen |
midwinter adj.
|
|
113 |
General |
kış mevsiminde gerçekleşen |
overwinter adj.
|
|
114 |
General |
yaz kış |
in summer and winter adv.
|
|
115 |
General |
soğuk bir kış gecesinde |
in a cold winter night adv.
|
|
Phrasals |
|
116 |
Phrasals |
kış aylarını (bir şeyle) geçirmek |
winter on (something) v.
|
|
117 |
Phrasals |
(kış aylarında (bir şeyle) beslenmek |
winter on (something) v.
|
|
118 |
Phrasals |
kış boyu (bir şeyle) beslenmek |
winter on (something) v.
|
|
119 |
Phrasals |
kış boyu bir hayvana (bir şey) yedirmek |
winter on (something) v.
|
|
Phrases |
|
120 |
Phrases |
kış yaklaşıyor |
winter draws on expr.
|
|
121 |
Phrases |
kış kapıda |
winter draws on expr.
|
|
122 |
Phrases |
kış gelmek üzere |
winter is almost upon us expr.
|
|
123 |
Phrases |
yaz kış |
in season and out of season expr.
|
|
Proverb |
|
124 |
Proverb |
kış olmadan bahar olmaz |
there is no spring without a winter
|
|
125 |
Proverb |
benzeye benzeye yaz benzeye benzeye kış olur |
a bad apple spoils the (whole) barrel
|
|
126 |
Proverb |
benzeye benzeye yaz benzeye benzeye kış olur |
one bad apple spoils the (whole) barrel
|
|
127 |
Proverb |
benzeye benzeye yaz benzeye benzeye kış olur |
one bad apple spoils the (whole) bunch
|
|
128 |
Proverb |
benzeye benzeye yaz benzeye benzeye kış olur |
one bad apple spoils the (whole) bushel
|
|
Colloquial |
|
129 |
Colloquial |
sert ve soğuk kış rüzgarı |
the hawk [us] n.
|
|
130 |
Colloquial |
keskin kış rüzgarı |
the hawk [us] n.
|
|
131 |
Colloquial |
sert ve soğuk kış rüzgarı |
hawk n.
|
|
132 |
Colloquial |
keskin kış rüzgarı |
hawk n.
|
|
133 |
Colloquial |
kış yüzücüsü |
iceberg [australia] n.
|
|
134 |
Colloquial |
kış sörfçüsü |
iceberg [australia] n.
|
|
135 |
Colloquial |
bir bulutla kış olmaz |
one swallow doesn't make a summer expr.
|
|
136 |
Colloquial |
kış kapıda |
winter is around the corner expr.
|
|
137 |
Colloquial |
kış kapıda |
winter is at the doorstep expr.
|
|
Idioms |
|
138 |
Idioms |
soğuk kış rüzgarı |
mr. hawkins n.
|
|
139 |
Idioms |
kış rüzgarı |
mr. hawkins n.
|
|
140 |
Idioms |
kara kış |
dead of winter n.
|
|
141 |
Idioms |
kış şartlarında acımadan sürülen hurda/eski araba |
winter rat [us] n.
|
|
142 |
Idioms |
kış saati uygulaması sebebiyle saatleri geri almak |
move the clock back v.
|
|
143 |
Idioms |
kış saati uygulaması sebebiyle saatleri geri almak |
move the clocks back v.
|
|
144 |
Idioms |
kış saati uygulaması sebebiyle saatleri geri almak |
move one's clock back v.
|
|
145 |
Idioms |
kış saati uygulaması sebebiyle saatleri geri almak |
move one's clocks back v.
|
|
146 |
Idioms |
kara kış |
colder than the shady side of a banker's heart adj.
|
|
147 |
Idioms |
yaz kış demeden |
come rain or shine expr.
|
|
148 |
Idioms |
yaz kış demeden |
come rain, come shine expr.
|
|
Speaking |
|
149 |
Speaking |
en sevdiğim mevsim kış |
my favorite season is winter expr.
|
|
150 |
Speaking |
kış kapıda |
winter is knocking on the door expr.
|
|
151 |
Speaking |
türkiye'de kış şu an |
this is winter in turkey expr.
|
|
Trade/Economic |
|
152 |
Trade/Economic |
kış riski |
winter risk n.
|
|
153 |
Trade/Economic |
kış primi |
winter premium n.
|
|
Politics |
|
154 |
Politics |
nükleer kış |
nuclear winter n.
|
|
Tourism |
|
155 |
Tourism |
dağ ve kış turizmi |
mountain and winter tourism n.
|
|
156 |
Tourism |
kış sporları ve kayak merkezi |
winter sports and skiing center n.
|
|
Technical |
|
157 |
Technical |
kış klimatizasyonu |
winter air conditioning n.
|
|
158 |
Technical |
kış sınıfı motor yağı |
winter grade motor oil n.
|
|
159 |
Technical |
kış kliması |
winter air conditioning n.
|
|
160 |
Technical |
kış benzini |
winter gasoline n.
|
|
161 |
Technical |
kış lastiği |
winter wheel n.
|
|
162 |
Technical |
kış iklimlemesi |
winter air conditioning n.
|
|
163 |
Technical |
kış sporları donanımı |
winter-sports equipment n.
|
|
164 |
Technical |
kış lastiği |
winter tire n.
|
|
165 |
Technical |
kış sporları donanımı |
winter sports equipment n.
|
|
166 |
Technical |
kış sulaması |
winter irrigation n.
|
|
167 |
Technical |
kış hizmet makineleri |
winter service machines n.
|
|
Construction |
|
168 |
Construction |
kış koşulları betonu tesisi |
winterized concrete n.
|
|
169 |
Construction |
kış yapımı sorunları |
winter building problems n.
|
|
170 |
Construction |
kış bahçesi |
sun room n.
|
|
171 |
Construction |
kış bahçesi |
sunroom n.
|
|
172 |
Construction |
kış bahçesi |
florida room n.
|
|
173 |
Construction |
kış bahçesi |
garden conservatory n.
|
|
174 |
Construction |
kış bahçesi |
garden room n.
|
|
175 |
Construction |
kış bahçesi |
patio room n.
|
|
176 |
Construction |
kış bahçesi |
sun parlor n.
|
|
177 |
Construction |
kış bahçesi |
sun porch n.
|
|
Automotive |
|
178 |
Automotive |
kış lastiği |
winter tire n.
|
|
Traffic |
|
179 |
Traffic |
kış programı |
winter program n.
|
|
180 |
Traffic |
kış programı haritası |
winter program map n.
|
|
Marine |
|
181 |
Marine |
kış betonlaması |
winter concreting n.
|
|
Medical |
|
182 |
Medical |
kış kaşıntısı |
prairie itch n.
|
|
183 |
Medical |
kış kaşıntısı |
swamp itch n.
|
|
Psychology |
|
184 |
Psychology |
kış depresyonu |
winter depression n.
|
|
185 |
Psychology |
kış uykusu tepkisi |
hibernation reaction n.
|
|
Pathology |
|
186 |
Pathology |
her kış tekrarlayan öksürük ile karakterize bir tür kronik bronşit |
winter cough n.
|
|
187 |
Pathology |
kış kusma hastalığı |
intestinal flu n.
|
|
Gastronomy |
|
188 |
Gastronomy |
kış için güneşte kurutulmuş elma |
normandy pippins n.
|
|
189 |
Gastronomy |
kış türlüsü |
winter vegetable stew n.
|
|
190 |
Gastronomy |
kış dil balığının çok değerli beyaz eti |
lemon sole n.
|
|
191 |
Gastronomy |
kış kabağı ile hazırlanan bir turta |
squash pie n.
|
|
Biology |
|
192 |
Biology |
biyolojik gelişimin durduğu kış uykusu benzeri bir durum |
diapause n.
|
|
193 |
Biology |
kış uykusu |
latitancy n.
|
|
194 |
Biology |
kış uykusuna yatan varsayımsal bir mantar formu |
mycoplasm n.
|
|
195 |
Biology |
kış mantarı |
flammulina velutipes n.
|
|
196 |
Biology |
kış boyu ölmemek |
overwinter v.
|
|
197 |
Biology |
kış uykusu benzeri hale girmek |
diapause v.
|
|
198 |
Biology |
bir mevsimde bir nesil veren ve kış uykusuna yatma eğilimli olan |
univoltine adj.
|
|
199 |
Biology |
kış uykusunda olan |
latitant adj.
|
|
Marine Biology |
|
200 |
Marine Biology |
kış dil balığı |
blackback flounder n.
|
|
201 |
Marine Biology |
kış dil balığı |
pseudopleuronectes americanus n.
|
|
202 |
Marine Biology |
kış dil balığı |
winter flounder n.
|
|
203 |
Marine Biology |
kış dil balığı |
lemon sole n.
|
|
204 |
Marine Biology |
bir tatlı su yosun hayvanının üzerindeki kış uykusuna yatıp baharda yeni bireye dönüşen tomurcuk |
winter bud n.
|
|
Astronomy |
|
205 |
Astronomy |
kış denizi |
mare hiemis n.
|
|
206 |
Astronomy |
kış gün dönümü |
midwinter n.
|
|
Zoology |
|
207 |
Zoology |
abd'nin güneyinde yaşayan ve kış aylarında daha güneye göç eden serbest kuyruklu bir yarasa |
tadarida brasiliensis n.
|
|
208 |
Zoology |
abd'nin güneyinde yaşayan ve kış aylarında daha güneye göç eden serbest kuyruklu bir yarasa |
guano bat n.
|
|
209 |
Zoology |
abd'nin güneyinde yaşayan ve kış aylarında daha güneye göç eden serbest kuyruklu bir yarasa |
mexican freetail bat n.
|
|
210 |
Zoology |
abd'nin güneyinde yaşayan ve kış aylarında daha güneye göç eden serbest kuyruklu bir yarasa |
mexican free-tailed bat n.
|
|
211 |
Zoology |
abd'nin güneyinde yaşayan ve kış aylarında daha güneye göç eden serbest kuyruklu bir yarasa |
brazilian free-tailed bat n.
|
|
212 |
Zoology |
ayı ve benzeri hayvanların bağırsaklarında kış uykusu esnasında meydana gelen tıkanıklık veya dışkı kitlesi |
tappen n.
|
|
213 |
Zoology |
kış uykusuna yatma |
torpor n.
|
|
214 |
Zoology |
kış uykusuna yatan |
hibernator n.
|
|
215 |
Zoology |
kış uykusu |
winter sleep n.
|
|
216 |
Zoology |
kış uykucusu |
hibernator n.
|
|
217 |
Zoology |
kış uykusuna yatan hayvanlar |
hibernating animals n.
|
|
218 |
Zoology |
salyangozların kış uykusundan önce kabuk açıklığını örtmek amacıyla salgıladığı kalsiyum fosfat ve zamk disk |
epiphragm n.
|
|
219 |
Zoology |
birçok omurgasız hayvan tarafından sonbaharda yumurtlanıp kış koşullarında hayatta kalan bir yumurta |
winter egg n.
|
|
220 |
Zoology |
hayvanların kış uykusuna yattığı in |
hibernaculum n.
|
|
221 |
Zoology |
salyangozların kış uykusundan önce kabuk açıklığını örtmek için salgıladığı kalsiyum fosfat ve zamk disk |
hibernaculum n.
|
|
222 |
Zoology |
delikte kış uykusuna yatmak |
hole up v.
|
|
223 |
Zoology |
kış uykusunda |
torpid adj.
|
|
Botanic |
|
224 |
Botanic |
geniş yapraklı, yaz kış endemik bir yeni zelanda ağacı |
tawheowheo (quintinia serrata) n.
|
|
225 |
Botanic |
kış kavunu |
cassaba (cucumis melo inodorus) n.
|
|
226 |
Botanic |
sarımsı-yeşil çilli yüzeyi olan, olgunlaştıkça altın rengine dönen küçük ve tatlı bir kış armudu |
nelis n.
|
|
227 |
Botanic |
sarımsı-yeşil çilli yüzeyi olan, olgunlaştıkça altın rengine dönen küçük ve tatlı bir kış armudu |
winter nelis n.
|
|
228 |
Botanic |
kış tatlısı |
allspice (chimonanthus praecox) n.
|
|
229 |
Botanic |
kış tatlısı |
japan allspice n.
|
|
230 |
Botanic |
kış tatlısı |
japanese allspice n.
|
|
231 |
Botanic |
kış kavunu |
winter melon n.
|
|
232 |
Botanic |
kış tomurcuğu |
dormant bud n.
|
|
233 |
Botanic |
kış kavunu |
honeydew melon n.
|
|
234 |
Botanic |
kış kirazı |
winter cherry n.
|
|
235 |
Botanic |
kış kavunu |
winter melon vine n.
|
|
236 |
Botanic |
kış kavunu |
cucumis melo inodorus n.
|
|
237 |
Botanic |
kış kavunu |
persian melon n.
|
|
238 |
Botanic |
kış kirazı |
ashwagandha n.
|
|
239 |
Botanic |
siyah kış trüfü |
black winter truffle n.
|
|
240 |
Botanic |
siyah kış trüfü |
tuber melanosporum n.
|
|
241 |
Botanic |
zayıf uçlu bir kış bitkisi |
caley pea n.
|
|
242 |
Botanic |
zayıf uçlu bir kış bitkisi |
lathyrus hirsutus n.
|
|
243 |
Botanic |
zayıf uçlu bir kış bitkisi |
rough pea n.
|
|
244 |
Botanic |
zayıf uçlu bir kış bitkisi |
singletary pea n.
|
|
245 |
Botanic |
zayıf uçlu bir kış bitkisi |
wild winterpea n.
|
|
246 |
Botanic |
kış mantarı |
enoki (flammulina velutipes) n.
|
|
247 |
Botanic |
kış mantarı |
enokitake n.
|
|
248 |
Botanic |
kış yasemini |
winter jasmine (jasminum nudiflorum) n.
|
|
249 |
Botanic |
kış teresi |
barbarea verna n.
|
|
250 |
Botanic |
kış mantarı |
velvet shank (flammulina velutipes) n.
|
|
251 |
Botanic |
kış kirazının çanak yaprakları |
winter cherry n.
|
|
252 |
Botanic |
kış salatalarında kullanılmak üzere yetiştirilen tere |
winter cress n.
|
|
253 |
Botanic |
bitkinin kış ayları boyunca uyku halinde kalmasını sağlayan tomurcuk veya koruyucu kılıf |
winter lodge n.
|
|
254 |
Botanic |
kış mantarı |
winter mushroom n.
|
|
255 |
Botanic |
kış armudu |
winter pear n.
|
|
256 |
Botanic |
kış kabağı |
winter squash n.
|
|
257 |
Botanic |
kış tatlısı |
winter sweet n.
|
|
258 |
Botanic |
kış tatlısı |
chimonanthus praecox n.
|
|
259 |
Botanic |
kış tatlısı |
japan allspice n.
|
|
260 |
Botanic |
kış nedeniyle öldürme |
winterkill n.
|
|
261 |
Botanic |
bir kış elması türü |
ribston n.
|
|
262 |
Botanic |
kış tatlısı |
genus chimonanthus n.
|
|
263 |
Botanic |
kahverengimsi kabuğu olan bir kış elması |
russeting n.
|
|
264 |
Botanic |
bitkilerin kış mevsimi veya kurak mevsimlerde hayatta kalması |
perennation n.
|
|
265 |
Botanic |
yaz kış yeşil |
evergreen adj.
|
|
Agriculture |
|
266 |
Agriculture |
sonbaharda veya kış başında olgunlaşan, amerika'ya özgü, kırmızı şeritli elma çeşidi |
northern spy n.
|
|
267 |
Agriculture |
kış elması |
northern spy n.
|
|
268 |
Agriculture |
kış merası |
winter pasture n.
|
|
269 |
Agriculture |
kış otlatması |
winter grazing n.
|
|
270 |
Agriculture |
(pakistan, hindistan'da) kış sonunda hasat edilen ürün |
rabi n.
|
|
271 |
Agriculture |
kış koşullarına dayanıklı ekin |
winter crop n.
|
|
272 |
Agriculture |
kış boyunca arazilerde biçilmeden bırakılan uzun ve kaba otlar |
fog n.
|
|
273 |
Agriculture |
kış aylarında otlaklara ek olarak hayvanları yemle beslemek |
winter-feed v.
|
|
274 |
Agriculture |
kış aylarında otlakların yenilenmesi için hayvanları yemle beslemek |
winter-feed v.
|
|
275 |
Agriculture |
kış aylarında tahılları ekmek |
winter-feed v.
|
|
276 |
Agriculture |
kış aylarında hayvanları beslemek |
winter-feed v.
|
|
277 |
Agriculture |
(sığırı) kış boyunca arazilerde biçilmeden bırakılan uzun ve kaba otlarla beslemek |
fog [uk] v.
|
|
278 |
Agriculture |
kış boyunca biçilmeyen uzun ve kaba otlarla kaplanmak |
fog [dialect] v.
|
|
279 |
Agriculture |
kış aylarında tüketilebilecek (meyve ve sebzeler) |
winter adj.
|
|
Breeding |
|
280 |
Breeding |
kış otlağı |
yard n.
|
|
281 |
Breeding |
kış aylarında hayvanları beslemek |
winter-feed v.
|
|
282 |
Breeding |
kış aylarında bakıp beslemek (çiftlik hayvanları) |
winter v.
|
|
283 |
Breeding |
kış aylarında bakılıp beslenmek (çiftlik hayvanları) |
winter v.
|
|
284 |
Breeding |
iki kış geçirmiş (at, öküz) |
twinter [dialect] adj.
|
|
Apiculture |
|
285 |
Apiculture |
kış kaybı |
winter loss n.
|
|
286 |
Apiculture |
kış kümesi |
winter cluster n.
|
|
287 |
Apiculture |
kış salkımı |
winter cluster n.
|
|
History |
|
288 |
History |
kış savaşı |
winter war n.
|
|
289 |
History |
kış gün dönümü festivali |
saturnalia n.
|
|
290 |
History |
kış gün dönümü festivaline ait veya ilgili |
saturnalian adj.
|
|
Religious |
|
291 |
Religious |
(slav mitolojisinde) kış ve ölüm tanrıçası |
mara n.
|
|
Environment |
|
292 |
Environment |
kış şartlarına hazırlama kiti |
winterization kit n.
|
|
293 |
Environment |
nükleer kış |
nuclear winter n.
|
|
294 |
Environment |
soğuğa dayanıklı veya kış uykusundaki bitkiler için düşük sıcaklıkta tutulan sera |
coolhouse n.
|
|
Geography |
|
295 |
Geography |
avusturya'da kış sporlarının yapıldığı bir dağ geçidi olan bölge |
arlberg n.
|
|
296 |
Geography |
iskoçya'da bir kış turizmi beldesi |
aviemore n.
|
|
297 |
Geography |
new york'un kuzeydoğusunda adirondack dağları'nda yer alan, popüler kayak alanı ve kış beldesi olan kasaba |
lake placid n.
|
|
298 |
Geography |
kış mevsimi |
wood-sere n.
|
|
299 |
Geography |
kış buzullarının yıllık olarak erimesi |
ice-out n.
|
|
Meteorology |
|
300 |
Meteorology |
kış fırtınası |
winter storm n.
|
|
301 |
Meteorology |
kış gündönümü devresi |
halcyon days n.
|
|
302 |
Meteorology |
ortalama kış sıcaklıkları aynı olan yerleri harita üzerinde birleştiren çizgi |
isochime n.
|
|
303 |
Meteorology |
ortalama kış sıcaklıkları aynı olan yerleri harita üzerinde birleştiren çizgilere ait veya ilgili |
isocheimenal adj.
|
|
304 |
Meteorology |
ortalama kış sıcaklıkları aynı olan yerleri harita üzerinde birleştiren (çizgi) |
isocheimenal adj.
|
|
Military |
|
305 |
Military |
kış seferi |
winter campaigning n.
|
|
306 |
Military |
kış şartlarına uydurma |
winterisation n.
|
|
307 |
Military |
kış için kamuflaj |
winter camouflage net n.
|
|
308 |
Military |
kış harp kursu |
winter warfare course n.
|
|
309 |
Military |
kış şartlarına uydurma |
winterization n.
|
|
Sport |
|
310 |
Sport |
kros kayağı ve kayakla atlamadan oluşan kış sporu |
nordic skiing n.
|
|
311 |
Sport |
kızağa benzer bir araçla özel bir parkurda kayılarak yapılan kış sporu |
bobsledding n.
|
|
312 |
Sport |
kızağa benzer bir araçla özel bir parkurda kayılarak yapılan kış sporu |
bobsleigh n.
|
|
313 |
Sport |
kayaklı koşu ile tüfekli atışın bir araya getirildiği kış sporu |
biathlon n.
|
|
314 |
Sport |
kızağa benzer bir araçla özel bir parkurda kayılarak yapılan kış sporu |
bobsleighing n.
|
|
315 |
Sport |
kızağa benzer bir araçla özel bir parkurda kayılarak yapılan kış sporu |
bobsled n.
|
|
316 |
Sport |
uluslararası kış sporları federasyonları birliği |
association of international winter sports federations (aiwf) n.
|
|
317 |
Sport |
kış yarışı |
winter race n.
|
|
Cinema |
|
318 |
Cinema |
(ilk olarak game of thrones'da söylenmiş) kış mevsiminin zorluklarını bilmeyen kimse |
sweet summer child n.
|
|
Archaic |
|
319 |
Archaic |
antik bir pagan kış festivali |
yule n.
|
|
320 |
Archaic |
ine veya deliğe çekilip kış uykusuna yatmak |
latibulize v.
|
|
321 |
Archaic |
ine veya deliğe çekilip kış uykusuna yatmak |
latibulise v.
|
|
Ornithology |
|
322 |
Ornithology |
kış akşam kırlangıcı |
poorwill n.
|
|
323 |
Ornithology |
kış akşam kırlangıcı |
phalaenoptilus nuttallii n.
|
|
324 |
Ornithology |
kış akşam kırlangıcı |
poor-will n.
|
|
Entomology |
|
325 |
Entomology |
su pirelerinin sırtındaki kış yumurtalarını içeren eyer şeklinde boşluk |
ephippium n.
|
|
326 |
Entomology |
kış kelebeği |
winter moth (operophtera brumata) n.
|
|
327 |
Entomology |
kış sonu veya baharın başında karların eridiği topraklarda görülen çeşitli yay kuyruk böceklerine verilen ad |
snow flea n.
|
|
Slang |
|
328 |
Slang |
kış eğlencesi |
wintertainment n.
|
|
Star Wars |
|
329 |
Star Wars |
tagta'nın kış sarayı |
tagta's winter palace n.
|
|
330 |
Star Wars |
kış sarayı |
winter palace n.
|
|